I- ENDOKRİN SİSTEME GİRİŞ
Değişen çevre koşullarına rağmen vücut içi fizyolojik ortamın dengede tutulmasına homeostasi denir.
Tüm fizyolojik sistemlerin aktivitesi, sinir ve hormonal (endokrin) sistemlerin etkisiyle hızlandırılarak ya da yavaşlatılarak kontrol edilir.
A – SALGI DOKU (BEZLER)
Uygun uyanlara cevap vermek amacıyla uyarana özgün maddeler salgılayan hücrelere bez hücreleri denir. Salgı üreten hücreler epitel dokunun salgı epiteli hücreleridir. Epitel dokunun görevleri şunlardır;
a- Vücudun üzerini örtmek (deride)
b- Organların yüzeyini kaplamak
c- Besinlerin emilimini sağlamak
d- Salgı üretmek (Bez)
e- Duyuları almak(reseptör=almaç)
Duyular konusunda duyu epiteli anlatılmıştı. Bu konuda salgı (bez) epiteli anlatılacaktır.
Bezler, embriyonik gelişimleri sırasında bir organın yüzeyini örten tabakanın içe katlanmasıyla meydana gelirler. Bu bezlerden bazıları bağ doku içine doğru çöküntü meydana getirirken kanallar aracılığıyla epitel dokuyla bağlantı kurarlar. Bu şekilde oluşan bezlere ekzokrin bezler (dış salgı bezleri) denir. Bazı bez hücreleri ise epitel doku ile bağlantı oluşturamazlar ve ayrı bir hücre kümesi olarak kalırlar. Bu bezlere de endokrin bezler (iç salgı bezleri) denir. Ekzokrin bezler salgılarını (ter, tükürük, gözyaşı….), kanallar aracılığıyla bir organ veya deri yüzeyine salgılarlar. Endokrin bezlerin salgılarına hormon denir. Hormon denilen salgılar doğrudan kana verilirler.
Bazı hormonlar endokrin bez dışındaki hücrelerden salgılanır (mide ve bağırsak hücrelerinin gastrin de sekretin hormonları gibi). Pankreas, ovaryum ve testis, hem ekzokrin ve endokrin bez içerirler. Bu nedenle karma bez olarak adlandırılırlar.
B – HORMONLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
* Ürettiği salgıyı doğrudan kana veren bezlere endokrin bezler denir. Endokrin bezlerin salgılarına da hormon denir. Sinir hücreleri tarafından oluşturulan hormonlara nörohormonlar denir.
* Hormonlar her canlının kendisi tarafından oluşturulur. Ancak dışarıdan alındığında da etkilidirler.
* Hormonların etkiledikleri hücre doku organ veya sisteme hedef organ (hedef yapı) denir. Endokrin bezler kanalsız bezlerdir. Endokrin sistem, dolaşım sistemine hormon denilen bazı kimyasal maddeler salgılayarak hedef hücreyi etkilerler.
* Organik moleküllerdir. (Polipeptid, amino asit, steroid, pürin veya bunların türevleri şeklinde olabilirler). Polipeptid yapıda olanlar sindirim enzimlerinden etkilenirler.
* Bazı hormonlar bir dokuyu bazı hormonlar ise birden fazla doku ve organı etkiler. Örneğin tiroit uyarıcı hormon (TSH) sadece tiroit bezini, oksitosin hormonu ise doğum sırasında döl yatağı kaslarının kasılmasını ve meme bezlerini etkiler. Hedef organlara kan ile ulaşan hormon, dokunun aktivitesini düzenler.
* Bazı hormonlar farklı hedef yapılarda farklı etkilerde bulunurlar. Örn: Eşey hormonları üreme sisteminde primer etki oluştururken, iskelet, kas, deri vb. yapılarda sekonder etki meydana getirir
* Kandaki miktarı az olmasına rağmen hormonların biyolojik etkileri oldukça yüksektir. Metabolizma, büyüme ve gelişme, su ve mineral dengesi, üreme ve davranış gibi pek çok fonksiyonun düzenlenmesinde hormonlar görev alır (Bu özellikleri ile vitaminlere benzerler)
* Endokrin sistem, sinir sistemi ile beraber vücudun iletişim ve düzenleme sistemini meydana getirirler. Bu sistemlerin temel amacı, vücudu bir bütün olarak hareket etmesini sağlamak, bedenden veya dış ortamdan gelen uyarılara uygu yanıtları vermek ve vücut ortamının dengesini (homeostasis) korumaktır.
* Sinir sistemi ve endokrin sistemin ortak özelliği; düzenleyici görevlerini salgıladıkları kimyasal aracılarla yapmalarıdır. Bu kimyasallar; endokrin sistemde hormonlar, sinir sisteminde nörotransmitter maddelerdir.
* Hormonal etki sinirsel etkiye göre oldukça yavaş gerçekleşir ancak etkisi uzun sürer.
* Uyartı, sinir hücrelerinde nörotransmitter maddelerle birlikte ve elektriksel olarak gerçekleşir. Bu nedenle sinir hücrelerinde iletim hızlıdır. Hedef organın tepkisi de daha hızlı olur.
* Hedef organın hormonlara karşı oluşturduğu tepki ise daha geç ve uzun sürelidir. Çünkü hormonların kanda belirli bir değere ulaşıp etki göstermesi ya da bu değerin altına düşerek etkinin ortadan kalkması için belirli bir süreye ihtiyaç vardır. Bazı hormonal etkiler saniyeler içinde oluşurken bazı hormonların etkisinin başlaması için birkaç güne ihtiyaç olabilir ve aylar ve yıllarca devam eder.
* Hormonların salgılanması sinir sistemi tarafından (Hipotalamus) kontrol edildiği gibi hormonlarda sinir sistemini etkiler. Yani hormonal sistem ile sinir sitemi karşılıklı olarak birbirlerine bağımlı çalışırlar.
* Az veya çok salgılanmaları anormalliklere neden olur.
* Etkilerini üretildikleri yerde değil hedef yapılarda gerçekleştirirler. Örn: FSH hipofiz de üretilir ancak hedef yapı ovaryumdur.
* İşlevlerini yapan hormonlar hücre metabolizması, boşaltımla veya karaciğer tarafından elemine edilirler.
* Endokrin sistem üzerindeki sinirsel denetim iç ve dış uyaranlara bağlıdır.
C – HORMONLARIN YAPISI
Hormonlar kimyasal yapısına göre üç grupta toplanır;
a- Amin Hormonlar (Aminoasit yapılı hormonlar)
Bu hormonlar tirozin amino asidinin türevleridir. Tiroit bezinin hormonları ile adrenal medullanın hormonları amin hormonlardır.
NOT:
1. Tiroit bezinin hormonları; Tiroksin=T3 ve T4,
2. Adrenal medullanın (Böbrek üstü bezinin merkez bölgesi) hormonları; adrenalin, noradrenalin
b- Peptid ve Protein Hormonlar
Hormonların çoğunluğu peptit (birkaç aa.’li) veya küçük proteindir (bazıları glikoprotein yapısındadır). Bu hormonlar endokrin bezlerde oluşumu şu şekilde gerçekleşir.
* Ribozomlarda preprohormon olarak büyük moleküller şeklinde sentezlenirler.
* Preprohormonlar, ER’lerde enzimlerle kesilerek prohormonu meydana getirirler.
* Prohormonlar, golgi aygıtında kesilerek aktif hormon haline gelir. Bu hormona karbonhidrat eklenecekse golgide eklenir. Golgiden kese içinde ayrılır. Bu salgı keseleri hücre zarına gelir ve kese içindeki hormon ekzositozla hücre dışına salgılanır.
NOT:
3. Preprohormon: Ribozomlarda peptit hormonların öncüsü olarak sentezlenen 100 aa.’den küçük polipeptit zinciridir. ER’lerde bu zincirin belirli noktalarından enzimlerle aa.’ler koparılarak önce prohormon oluşur, daha sonra golgide tekrar aa.’ler koparılarak aktif hormon meydana gelir. Yani prehormonlar, aktif hormonları meydana getirecek öncü moleküllerdir.
c- Steroit Hormonlar
* Adrenal korteks hormonları ile gonadların hormonları bir lipit çeşidi olan steroid yapılı hormonlardır.
* Adrenal korteks hormonları; Kortizol ve Aldosteron
* Gonad hormonları; Östrojen ve Testosteron
D – HORMONLARIN SALGILANMASINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
a- Uyaran faktörün metabolik düzeyinin değişmesi. Örn: Kan kalsiyum değeri Triokalsitonin ve parathormon un salgılanmasında uyaran faktördür.
b- Hormonun kandaki düzeyinin değişmesi. Örn: ACTH ve adrenal korteks hormonlarının kan düzeyleri
c- Sinirsel düzenleme. Örn: İnsülin ve glukagon salgılanması
d- Biyoritm. Örn: Tiroksinin ve eşey hormonlarının mevsimsel salgılanması
e- Negatif geri bildirim. Örn: Kanda tiroksin miktarındaki artış, TSH salgılanmasını durdurur.
f- Pozitif geri bildirim: Örn: Kanda östrojen miktarındaki artış LH salgılanmasını uyarır.
E – HORMONLARIN GÖREVLERİ
1- Büyümeyi kontrol ederler.
2- Üremeyi düzenlerler ve ikincil eşey (cinsiyet) karakterlerinin gelişmesini sağlarlar.
3- Sinir sistemi ile beraber koordinasyonu sağlarlar.
4- Homeostasiyi (kararlı iç ortam) sağlarlar.
F – HORMONLARIN HEDEF HÜCRELERDE ETKİ MEKANİZMASI
Bir hormonun etkili olabilmesi için üretildi yerden kan ile hedef hücreler taşınması gerekir. Kan ile taşınan hormonların hedef hücreler tarafından tanınabilmesi için hedef hücrelerin zar yüzeyinde reseptör proteinler bulunur. Her hormonun hedef hücresi farklıdır. Her hormon bütün organları etkilemez. Çünkü hedef hücrelerin zar yüzeyinde bulunan reseptör proteinler bütün hücrelerde aynı değildir. Yani her organdaki reseptör proteinler ilgili hormonu tanıyacak şekilde özgüldür. Reseptör proteinlerini kaybeden hücreler, hormonlardan etkilenmezler.
Bazı hormonların sadece belli bir hedef hücresi vardır. Örneğin sekretin hormonunun hedef hücresi pankreasta, gastrin hormonunun hedef hücresi ise midede bulunur, tiroit uyarıcı hormon (TSH) sadece tiroit bezini etkiler. Bazı hormonların birden fazla hedef hücresi olabilir. Örneğin oksitosin hormonu doğum sırasında döl yatağı kaslarının kasılmasını ve meme bezlerini etkiler, östrojen hormonu birden fazla hücreyi etkiler. Bazı hormonların hedef hücresi ise tüm hücrelerdir. Örneğin tiroksin ve büyüme hormonunun hedefi tüm hücrelerdir. Hormonların kan yoluyla bütün vücudu dolaştığı hâlde yalnız belli hücrelerde etki meydana getirmesinin nedeni budur.
Yapılarına göre hormonlar çoğunlukla protein ya da steroit yapıdadır. Steroit veya protein yapılı hormonların etki mekanizmaları birbirinden farklıdır.
Hormonlar etkilerini dört farklı şekilde gösterirler:
1- Hücre zarı geçirgenliğine etki ederek. Örn: Böbrek ve ince bağırsaklarda su ve mineral alınımı antidiüretik hormon ve mineralokortikoid vb.
2- Hücre organellerine etki ederek. Örn: Tiroksin mitokondrileri etkileyerek metabolizmayı kontrol eder.
3- Hücre dışından madde alınımını kontrol ederek. Örn:İnsülin hormonu etkisiyle çizgili kas hücrelerine glikoz ve amino asitlerin girişi.
4- Hücrede protein sentezini kontrol ederek. Örn: Büyüme hormonu (Hücrede m-RNA sentezi başlatır.)
Hormonların etkilerini gösterebilmesi için kandaki miktarlarının belli bir miktarda olması gerekir. Hormonun az miktarda olması, fazla olması veya reseptörlerinin olmaması hastalıklara neden olur. Kana verilen hormon görevini yaptıktan sonra ya hedef hücrede veya karaciğerde yıkılırlar. Bazı hormonlar ise böbrekler tarafından dışarı atılırlar.
Hücreler arası iletişim
Hücreler arası iletişim farklı şekillerde gerçekleşir. Farklı yöntemlere göre iletişim hızı da farklı olur.
G – HORMON SALGISININ DÜZENLENMESİ VE HOMEOASTASİ
Endokrin bezlerin karşılıklı etkileşimi ile kanda hormon dengesinin sağlanmasına geri bildirim (feed-back) denir. Bu olay pozitif geri bildirim ya da negatif geri bildirim şeklinde gerçekleşir.
Pozitif geri bildirim sürekli hormon üretimini sağlar. Negatif geri bildirimde ise hormonun etki ettiği hücrede sentezlenen ürün, hormon salgılayan endokrin bezin aktivitesini baskılar (Şekil a-negatif geri bildirim ve b- pozitif geri bildirim).
Örneğin hipofiz bezi, TSH salgılayarak tiroit bezini uyarır. Tiroit bezi kana tiroksin hormonu salgılar (pozitif geri bildirim). Tiroksin hormonu kanda belli bir seviyeye ulaştığında hipofizi etkileyerek TSH salgısını azaltmasına neden olur (negatif geri bildirim).
Endokrin ve sinir sistemleri homeostasinin sağlanmasında birlikte işlev görür. Vücut işlevlerinin çoğu her iki sistem tarafından geri bildirim mekanizmalarıyla düzenlenir. Vücut sıcaklığının sabit tutulması buna örnek olarak verilebilir. Vücut sıcaklığı arttığında sinirsel etkiyle derideki damarlar genişler, terleme artar. Tiroksin salgısı düşürülerek metabolizma yavaşlatılıp ısı üretimi azaltılır. Bu sinirsel ve hormonal düzenlemeler sonucu vücut sıcaklığı düşürülür. Vücut sıcaklığı düştüğünde ise sinirsel etkiyle derideki damarlar daralır. Tiroksinin fazla salgılanmasıyla metabolizma hızlandırılarak ve titremeyle ısı üretimi arttırılır. Böylece vücut sıcaklığı artar ve denge sağlanır.