A
Abiyogenez : Canlıların cansız maddelerden meydana geldiğini savunan görüş.
Absorbsiyon : Bir maddenin enerjiyi veya diğer bir maddeyi emebilme, soğurma yeteneğidir.
Açık dolaşım: 1-Hemen hemen tüm eklem bacaklılarda ve yumuşakçalarda bulunan, arter ve kan boşluğundan oluşmuş dolaşım sistemi. 2-Kanın damarlardan dokular arasındaki özel boşluklara yayılıp, madde alış-verişi olduktan sonra toplayıcı damarlarla kalbe dönmesine denir.
Adaptasyon: Canlının yaşama ve üreme şansını artıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özellikleri.
Adenin : Nükleik asitlerin yapılarında bulunan azotlu bir pürin bazıdır. Adenin yapısına katıldığı bazı moleküller ; ATP, ADP, AMP, NAD, NADP vs.
Adenozin trifosfat (ATP):Canlıların doğrudan kullandığı hücresel enerji molekülü, biyolojik enerji.
Adezyon : Farklı molekülleri birarada tutan çekim veya kuvveti.
Adenilat siklaz : Uyarılması ile ikincil haberci (secondary messenger) siklik adenozin monofosfat (siklik AMP) oluşturan bazı reseptör tipleri ile ilişkili bir hücre içi enzim.
Adenovirüsler : Çift zincirli DNA molekülüne sahip virüslere denir.Boyutları 70 – 80 nm olup hayvanlarda bazı tümörlere neden olur.
ADH (Antidiüretik hormon): 1-Metabolik faaliyetler sonucunda oluşan alkolleri, keton ve aldehit gruplarına çeviren enzimlerden birisi. 2-Böbreklerden suyun geri emilimini sağlayan hormon (vasopressin).
Adrenalin:Böbrek üstü bezinden salgılanan hormon.
Aerob organizma : Ancak oksijen varlığında yaşayabilen organizmalara denir (tam tersi “Anaerob”).
Aerobik solunum: Hücrede yalnız moleküler oksijenin kullanıldığı bir solunum şeklidir. Afekt : Mood (mizaç) veya emosyonel durum.
Afektif bozukluk : Afekt bozukluğunun ön planda olduğu ruhsal hastalık (mental illness). Bu bozukluklar mani ve depresyonu kapsar.
Afinite : Ligandın, reseptöre veya enzimin aktif kısmına, bağlanma gücü. Bu afinite sabitesi (Km veya Bmax) ile ölçülebilir.
Aglütinasyon: Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşması.
Agnozi : Görsel uyarıları tanıma yetisinin katbı.
Agonist : Reseptör üzerine doğal ligand ile benzer etkiler oluşturarak etki eden madde.
Akinezi : İstemli kas hareketinin azalması veya kaybı.
Akrozom : Sperm başının ucunda, spermin yumurtaya girebilmesini sağlamak üzere yumurta örtülerini sindiren hidroliz enzimlerini kapsayan, Golgi kompleksinden oluşan bir organel.
Aksiyon potansiyeli : Akson boyunca aşağıya doğru, nörotransmiter salınımını başlatmak üzere, hareket eden elektrik impuls dalgaları.
Akson: 1-Sinir hücrelerinin uzun uzantısı. Sinaptik bağlantıların sağlandığı uzantılardır. 2- Aksiyon potansiyelinin sinir terminaline (ucuna) iletildiği, tek fibrilden oluşan nöron parçası.
Aktif taşıma: Yarı geçirgen bir zarda maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama enerji harcayarak geçmesi olayıdır.
Aktin: Kaslarda kasılmayı sağlayan protein yapıdaki ince iplikler.
Alel: Bir karakter üzerinde aynı veya farklı yönde etkili olan iki veya daha fazla genden her biri.
Alg: Sulu ortamda yaşayan tek hücreli organizmalardır.Foto sentez yada fagosite yaparak beslenir
Alkaloid : Bitkisel kökenli organik baz içeren kompleks nitrojen (örneğin morfin).
Alkil grubu : Açık zincir hidrokarbondan elde edilen bir radikal. Sıklıkla alfatik grup olarak da geçer (örneğin metil veya etil grup).
Alkolik demans : Kısa ve uzun süreli belleğin, soyut düşüncenin ve yargılamanın bozulması ile karakterize, uzamış ve ağır alkol kullanımı ile ilişkili organik beyin sendromu
Allantoyis kesesi: Yumurta içindeki metabolik artıkların depolandığı embriyonik kese.
Alveol: Akciğerlerde genişlemiş küçük kesecik.
Amino asit: Proteinlerin yapı taşıdır. Bir amino asit, amino grubu (NH2) ile bir karboksil grubu (COOH) taşıyan bileşiklerdir. Çok sayıda amino asit peptid bağları ile bağlanarak proteinleri oluşturur.
Amitoz : Amip, akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.
Amfetamin : Merkezi sinir sisteminde güçlü bir uyarıcı etkisin olan uyuşturucu madde.
Amonyak (NH3): Protein metabolizması sonucu oluşan azot ve hidrojen bileşimi olan keskin kokulu bileşik.
Anaerobik solunum: Hücrede moleküler oksijenin kullanılmadığı bir solunum şeklidir.
Anafaz : Mitoz ve mayoz bölünmenin üçüncü evresi
Anizogami: Farklı şekil, büyüklük ve yapıdaki gametlerin birleşimiyle yapılan eşeyli üreme şekli.
Antagonist : Reseptörü bloke ederek, agonistin fizyolojik yanıt oluşturmasını engelleyen madde. Antagonistin kendisinin biyolojik aktivitesi olmamalı.
Antiasit: Asit giderici
Antidiüretik hormon: Böbreklerden suyun geri emilmesini sağlayan ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormon Antinosiseptif : Ağrılı uyaranı azaltma veya durdurma etkisine sahip olma (örneğin analjezikler).
Antijen: Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde.
Antikodon: tRNA’daki üçlü baz dizilişi.
Antikor: Vucuda giren yabancı maddeleri(antijen) yok etmek için vücudun ürettiği savunma maddesi.
Apandis: İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yerde parmak şeklinde bir çıkıntı.
Apandisit: Apandisin iltihaplanması.
Apoenzim: Enzimin koenzim olmadan etkinlik gösteremeyen protein kısmıdır.
Apoptozis (apopitoz, apoptoz) : 1-Programlı hücre ölümü. 2-Embriyolojik dönem dâhil tüm yaşam süresince oluşursa da, kimi patolojik olaylara bağlı olarak genetik bakımdan yıpranmış ve yaşlanmış hücrelerin programlı bir biçimde uzaklaştırılma yöntemi olduğundan hücre intiharı olarak da bilinir. 3-Canlı ve henüz metabolik olarak etkin bir hücrede sitoplazma ve çekirdekte hızla gelişen bir büzüşme, kromatinin yoğunlaşması, sitoplazmik kabarcıkların oluşması, çekirdeğin ve sitoplazmanın zarla çevrili parçalara ayrılmasıyla belirgin bir dizi morfolojik değişim, hücre intiharı, nekrobiyoz,
APUD hücresi : Plateletin elde edildiği, amin ön maddesi içe alma (uptake) ve dekarboksilasyon hücresi.
Aril : Aromatik hidrokarbon ile ilişkili olan veya ondan elde edilen kimyasal grup (örneğin benzene benzer molekül).
Ataksi : Kas koordinasyonunun bozulması.
Atmosfer basıncı: Atmosferin yeryüzünde bulunan her cisim üzerine yaptığı basınç. Deniz seviyesinde, 760 mm’lik civa sütununun 1 cm2 alana yaptığı basınç "1 atmosfer" basıncıdır.