Çevre Kirlenmesi

 

ÇEVRE KİRLENMESİ

            Birbirine ayrılmaz bir şekilde bağlı ve biri diğerine sürekli tesir eden toprak, hava ve su yaşadığımız çevreyi meydana getirir. Evrenin bir parçasının herhangi bir sebeple bozulması diğer parçalarını da aynı şekilde etkiler. Canlıların yaşadığı ortamı teşkil eden “biyosfer” deki elemanlar ve bunların birbirlerine tesirleri dünyanın varoluşundan beri süregelmektedir.

A –    TANIMLAR

1-   Çevre:

Canlı varlıklara tesir eden dış tesirlerin tümüne çevre adı verilir.

Hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve yaşadığımız gezegen üzerinde veya dışında olan, insanları etkileyen her türlü nesne çevre kavramının içine dâhildir (Karpuzcu, 1996).


Bir başka deyişle çevre; canlıların yaşamsal işlevlerini, biyolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşamlarını sürdürdüğü ortamdır ( Akal Solmaz, 2002).

Çevre bir organizmanın gelişmesine insan davranışlarına ve topluma tesir edebilecek çok yönlü bir ortamdır. Ana parametreleri ise;

Biyolojik çevre,

Fiziksel çevre,

Sosyal çevredir.

a- Biyolojik çevre: Makro organizmalar, mikro organizmalar, bitkisel besinler gibi

b- Fiziksel çevre : Toprak, su, gürültü, sarsıntılar, ısı, nem, rüzgar gibi

c- Sosyal çevre :  İnsanın yaşadığı toplumun sosyal yapısına ve kültürüne etki eden çok çeşitli olguları içine alan bir ortamdır.

Ancak sağlık yönünden sosyal çevreyi şu şekilde tanımlayabiliriz;  insanın sosyal çevresi, sağlığını direkt veya indirekt bir şekilde etkileyen ve bütün sosyal faktörleri içine alan bir ortamdır. Şekil 1’de görüldüğü üzere parametrelerden birinin bir tarafa kayması ile çevre şartlar sağlık dengesi bozulacaktır. Sağlıklı ortam ancak her üç faktörün dengede kalmasıyla sağlanır (Gürpınar, 1992).

 çevre kirlenmesi

çevre kirlenmesi

2-   Çevre Kirlenmesi:

İnsanların başta sanayi olmak üzere, türlü faaliyetlerden dolayı zehirli veya kirletici denebilecek çeşitli şekillerdeki (gaz, sıvı veya katı haldeki) maddelerin toprağa, suya veya havaya saçılmaları, hava titreşimine (gürültü) sebep olunması,  çeşitli ışın şeklindeki enerjisinin (Radyoaktivite gibi) yayılması ve bunlara ilaveten tabiattaki olaylardan dolayı da dünyada var olan canlıların dengesinin bozulmasıdır (Erden, 1990).

Başkaya ve Akal Solmaz, 2002 tarafından çevre kirliliği; toprak, su ve havanın fiziksel, kimyasal veya biyolojik özelliklerinde insan tarafından meydana getirilen ve arzu edilmeyen değişimler olarak tanımlanmıştır.

3-   Ekosistem:

Ekosistem, insan ve diğer canlı toplumlarının (populasyonların) bir arada uyum ve denge içinde varlık ve gelişmelerini sürdürebilmesi için gerekli ve var olan koşulların bütünüdür(Akal, 1995)

B –    ÇEVRE KİRLENMESİ ÇEŞİTLERİ VE KİRLİLİK KAYNAKLARI

Ekolojik sorunları doğuran temel nedenler nüfus artışı ve yaşam düzeyinin yükselmesine paralel gereksinimlerin artmasıdır. Günümüzde insanlığın ekolojik sorunları şu temel başlıklar altında incelenebilir.

Nüfus artışı

Enerji bunalımı

Tarımsal sorunlar ve besin bunalımı

Çevre kirliliği

1-   Nüfus Artışı:

Dünya nüfusu MÖ 8000 yılında 5 milyon, 1850’lerde 1 milyar ve 1975 yılında 4 milyar iken, günümüzde 6 milyar düzeyine ulaşmıştır. Nüfusun iki katına çıkma süresi ise yaklaşık 40 yıl civarına inmiştir.

2-    Enerji Bunalımı:

Enerji doğal sistemlerde,  sistemin en önemli öğesidir. Enerji kullanımı açısından insanlarla diğer canlılar arasında fark vardır. Doğal sistemler normal olarak kendileri için gerekli enerjiyi güneşten sağlarlar. İnsanlar ise çeşitli kaynakları değerlendirerek, yenilenemez nitelikteki kaynakları da tüketmektedir. Özellikle yenilenemeyen kaynakların süratle tüketilmesi ve enerji gereksiniminin artması nedeniyle pek çok ülkede ve dünya genelinde enerji krizi büyümektedir.

3-   Tarımsal Sorunlar ve Besin Bunalımı:

Günümüzde tarımsal yöntemlere ve elde edilen ürüne göre her insanın yeterli beslenebilmesi için yaklaşık 0.4 hektar tarım toprağına (ABD standartlarında 0,9 hektar) ihtiyaç vardır. Dünya üzerindeki tarımsal amaçlarla yararlanabilen alanın 3,2 milyar hektar olduğu kabul edilirse, 2000 yılında kişi başına düşen alan 0,5 hektar civarına inmiştir. Ülkemizde yaklaşık 28,5 milyon hektar alandan yararlanılmaktadır. Bu alanın artması değil, tarım topraklarının amaç dışı kullanılması ve diğer toprak kayıpları nedeni ile giderek azalması söz konusudur. Nüfusumuzun yaklaşık 65 milyon olduğu düşünülürse kişi başına düşen tarım toprağının ülkemizde de 0,4 hektar civarına indiği görülür.  

Halen dünyada her yıl milyonlarca insan doğrudan doğruya besin yetersizliği veya dengesiz beslenmenin yarattığı sonuçlar nedeniyle ölmektedir. Dünyadaki besin maddelerinin kalori değeri açısından % 98’i karalardan sağlanmaktadır. Toplam besin içindeki bitkisel kökenlilerin oranı % 80, hayvansal kökenlilerin oranı % 20 dir. Kişi başına günlük 1500 kalori gerektiği düşünülürse yaklaşık yıllık üretim olan 6000*1012 Kcal/yıl besin ancak 4 milyar insana yetebilir. Ancak ürünler dünyaya eşit dağılmamıştır. Transport güçlükleri ve ekonomik sıkıntılar da açlık ve beslenme sorunlarını getirmektedir. İleri açığın kapatılabilmesi için su ürünleri önemli bir kaynak olarak dikkati çekmektedir. Su ürünlerinden elde edilen proteinin toplam içerisindeki oranı dünyada % 10, ülkemizde ise % 1,7 civarındadır.

4-   Çevre Kirliliği Çeşitleri:

  • Su Kirliliği
  • Hava Kirliliği
  • Toprak Kirliliği
  • Gürültü Kirliliği
  • Radyoaktif Kirlilik
  • Katı Atıklar (Çöpler)

a- Su Kirliliği:

Evsel ve endüstriyel atıkların su ortamlarına arıtılmadan deşarj edilmeleri, tarımda verimi arttırmak amasıyla kullanılan yapay maddelerin su ortamlarına taşınmaları ile gerçekleşir.

1.  Zehirli kirleticiler(ağır metaller,pestisidler, DDT,…)
2.  Silt ve çökebilen karı maddeler
3.  Organik maddeler

          Azotlu bileşikler  

          Fosforlu bileşikler

          Kükürtlü bileşikler

Organik maddeler gerek O2’li gerekse O2’siz ortamlarda ayrışmaları sonucu O2’li ortamda Nitrat (NO3), PO4, SO4, CH4 gibi kirletici maddelerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

4.  Isı Kirlenmesi

          Soğutma suları

5.  Yağlar
6.  Nutrientler

          Amonyak Azotu≤ 0,5 mg/l

          Çözünmüş Oksijen ≥ 2 mg/l (gece)

          Çözünmüş Oksijen ≥ 4 mg/l (gündüz)

      Alıcı su ortamlarında mevcut olması istenir.
 

b-  Hava kirliliği:

Hava kirliliği atmosferde buluna toz, duman, çeşitli gazlar, su buharı, kurum gibi maddelerin canlı ve cansız varlıklara zarar verici şekilde hızla artmasıdır. Genelde hacim olarak % 78,09 nitrojen,  % 20,95 oksijen, % 0,93 Argon, % 0,3 CO2, çok az miktarda diğer gazlar ve bölgenin atmosferik şartlarına göre su buharı azalır veya çoğalır.

1.  Şehirleşme

          Evsel amaçlı yakılan kömür, fuel oil yakıtlarının emisyonlarının atmosfere  verilmesi

          Kullanılan yakıtın yüksek oranda kükürt ve kül içermesi

          Yanmanın tam olmaması

          Motorlu taşıtlar.

100 litrelik benzin sarfiyatı ile egzozda ölçümlere bakıldığında; 10-15 kg CO, 0,3-0,6 kg hidrokarbon, 0,3-1,5 kg NOx, 30 g SOx , 24 g asit, 60 g inorganik katı madde

Yukarıda belirtildiği gibi bir insanın günlük ihtiyacı 15 m3 temiz hava olduğuna göre bir araba sadece 10 dakika içinde tehlikeli bir ortamı oluşturabiliyor ve buna aşırı trafik yoğunluğunu eklersek basık çukur alanlarında kirli havanın ne kadar tehlikeli olduğu da ortaya çıkar.(Gürpınar,1992).

2.  Endüstri

          Yanlış yer seçimi

          Atık gazların tereli teknik tedbirler almadan havaya bırakılması

İstanbul–İzmit arası; Bursa; Adapazarı; Samsun; Murgul; İzmir; Adana-Tarsus bölgesi; Karabük; Bartın; Hereke; Kırıkkale.

Türkiye’de hava kirliliğine neden olabilecek endüstri tipleri;

Enerji, gübre, demir çelik, çimento, petrokimya, metal, termik santraller

Bu ve benzeri endüstrilerden kaynaklanan kirleticiler ise NOx, SOx , CO2, PM(Partikül maddeler), H2S, CO, NH3, Florlu gazlar ve diğer emisyonlar.

c- Toprak Kirliliği:

Toprak kirlenmesi, insan faaliyetleri neticesinde toprağın tabi yapısının bozulması, fiziksel, kimyasal ve biyolojik bileşiminin menfi yönde değişmesi ve toprağın özelliği icabı faydalı kullanılabilirliğinin azalması veya yerinde kullanılmaması şeklinde tarif edilebilir. Buna göre toprağın çeşitli özelliklerini menfi yönde etkileyen her müdahale toprak için kirlenme olarak değerlendirilmelidir.

1.  Erozyon

          Toprak kayıplarında artma

          Üretkenlik potansiyelinde azalma

          Bitki besin maddeleri kaybı

          Ürünlerde kalite düşmesi

          Su tutma kapasitesinde azalma

          Verimli toprakların sedimentler ile örtülmesi

          Toprak yapısının bozulması

          Rezervuar kapasitelerinin azalması

          Uygun su temini masraflarının artması

          Su yapıları ve sulama sistemlerinde yıpranma ve zarar.

2.  Yaşlık ve çoraklık

          Toprağın kullanılamaz hale gelmesi

3.  Taşlılık ve kayalılık

          Çapları 25 cm den büyük kaya parçaları ile topraktaki yerli kayalar toprak kitlesinden sayılmaz

          Ziraat makinalarının kullanımını zorlaştırır

          Toprak kitlesini gevşetir.

4.  Gübre ve gübrelemenin etkileri

          Toprağı tanımadan yapılan gübreleme

·         pH dengesizliği

·         Toprak yapısının bozulması

·         Mikroorganizma yapısının olumsuz etkilenmesi

·         Topraktaki bitki besin maddesi dengesinin bozulması (ürün randımanının düşmesi)

·         Yanlış gübre kullanımı, bitkilerde yanma, kuruma.

·         Aşırı gübreleme ile topraktan yıkanmalarla içme suyu ve akarsularda nitrat miktarında artış

·         İçme suyu ve akarsularda fosfat miktarında artış

5.  Endüstriyel kirlilik ve tarım arazisi bozunmaları

          Dolaylı olarak tarım arazilerinde kirlenme ve bozunma

·         Toprağın fizikokimyasal ve biyolojik niteliklerinin etkilenmesi ve verim düşüklüğü

·         Bazı toksik maddelerin tarım ürünlerinde birikmesi ile gıda zincirlerindeki kirlenme ve sağlık üzerine etkileri

Genel olarak sürekli işlenen ziraat alanlarına verilebilecek metal limitleri Tablo 1’de sıralanmıştır.

Tablo1. Ziraat Alanlarına Verilebilecek Metal Limitleri (Karpuzcu, 1996)

Element

Maksimum Konsantrasyon (mg/l)

Çinko

2000

Bakır

800

Nikel

100

Kadmiyum

10

Kurşun

1000

Civa

15

Bor

100


·         Şehir ve endüstri atıklarının nehir ve göl sularını kirletip daha sonra kirlenen bu suların tarımsal amaçlı(sulama suyu) kullanımı ile tarımda kalite ve verim düşüklüğü.

·         Endüstrilerden atmosfere verilen SO2 ve Flor emisyonlarının gerek tarım arazilerinde ve gerekse orman alanlarında asit yağışlarını oluşturması ve tarıma zarar verilmesi.

·         1. ,2., 3., sınıf nitelikli toprakların şehirleşme, turizm yatırımları (Ayvalık, Marmaris, Muğla ve civarı) ve endüstrileşme amaçlı kullanıma açılması sonucu tarım arazilerinin kaybı ve çevre sorunları.

6.  Çöp döküm yerleri
7.  Arıtma tesisi çamurları

          Toprağa verilebilecek müsaade edilebilir çamur yükü:

1.    Çamurun Azot konsantrasyonuna

2.    Bitkilerin azot ihtiyacına ve iklim şartlarına

3.    Toprağın mevcut azot konsantrasyonuna

4.    Toprağın özelliklerine bağlıdır. Örneğin mısır 168-280 kg/ha lik bir değer alabilir. Normal şartlar altında ortalama değer 45 kg/ha alınabilir ve toprak bunu özümleyebilir (Karpuzcu, 1996)

8.  Fosseptik atıklarının boşaltılması
d- Katı Atıklar (Çöpler) :

Evlerden, endüstrilerden, yerleşim birimlerinden(cadde, bahçe, sokak gibi) kaynaklanan organik ve inorganik özelliğe sahip  atık halindeki maddelere katı atıklar(çöpler) denir. İnsan başına günde ortalama olarak 2-4 kg çöp meydana getirildiği literatürde (Karpuzcu, 1996) belirtilmektedir. Bu durum düşünüldüğünde toplumun her ferdinin çöp konusunda ne derece sorumlu olduğu ortaya çıkmaktadır.

1.  Ev çöpleri:

          Organik: Mutfak, yemek, kağıt vb.

          İnorganik: Kül, cüruf, cam, porselen, demir vb.

2.  Bahçe artıkları:

Yaprak, ağaç dalları vb.,

3.  Cadde süprüntüleri

          Organik: Pazaryeri atıkları, hayvan pisliği, ağaçlar vb.

          İnorganik: Cadde yüzeyi aşınmaları, buz çözücüler(tuz, kum),uçucu kül ve toz vb.

4.  Sanayi çöpleri

           Organik:  Kağıt, karton, ahşap vb.

          İnorganik: Kül ve cüruf, çelik, cam, demir vb.

5.  Enkaz ve toprak

          Organik: Yapı kısmı, ahşap, plastik vb.

          İnorganik: Taş, toprak, metal vb.

e- Gürültü Kirliliği:

Gürültü istenmeyen, rahatsızlık yaratan bir akustik olgu yada hoşa gitmeyen ses olup ses kirliliği şeklinde tanımlanmaktadır. Gürültü ölçüm birimi dB (Desibel) ile belirlenir. Gürültü değeri ≤80 dB olmalıdır. Ses kirliliği uzun sürdüğü taktirde işitme için tehlike başlangıcıdır. Ağrı sınırı yaklaşık olarak 140 dB olup toplum davranışları göz önünde bulundurularak hazırlanan mesken dışındaki temel gürültü kriteri 35-45 dB olarak belirlenmiştir. Bireylere göre gürültü limitleri geniş ölçüde değişebilir. Müsaade edilebilir doz, ülkelere göre değişmekle birlikte 85-90 dB olarak kabul edilmekte ve % 100 gürültü dozu olarak ifade edilmektedir. İlave olarak işyerinde 50 dB, sakin bir evde 30 dB gibi örnekler çoğaltılabilir.

f-  Radyoaktif Kirlilik :

Nükleer santrallerden ortaya çıkan artıklar radyoaktiviteye sahiptir. Bu artıklar alfa ve beta radyasyonları yayarlar ve çevre kirlenmesi ve özellikle su kirlenmesi ile ilgili problemleri ortaya çıkartırlar. Stronsiyum 90 (Sr90) zerrecikler halinde çayırların üzerine çökmesi sonucunda besin etkileşim zinciri aşağıdaki gibi gerçekleşir.

 çevre kirlenmesi

 

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.biyolojidersim.com/cevre-kirlenmesi/

Görüş ve eleştirilerinize en kısa zamanda cevap verilecektir.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.